Nergizlik Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Tahtacılıktan Orman Şefliğine

Aşağa gitmek

Tahtacılıktan Orman  Şefliğine Empty Tahtacılıktan Orman Şefliğine

Mesaj tarafından Admin Cuma Mayıs 21, 2010 5:08 pm

Tahtacılıktan Orman  Şefliğine Moz-screenshot-3Tahtacılıktan Orman  Şefliğine Moz-screenshot-4Orman İşletme Şefi Seyda KANBUROĞLU

“Tahtacılıktan Orman Şefliğine”

Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 0

Tatillerinde Ormanda çalışarak, imkânsızlıklar içinde okuma mücadelesini sürdürürken birileri ona Orman İşletme Şefi olacağını söylese inanmazdı.

Orman İşletme Şefi Seyda KANBUROĞLU, Adana’da, Tahtacı diye tabir edilen, orman işçiliğiyle geçinen bir ailenin çocuğuydu. Babası evi geçindirme derdine düşmüştü, çocukluğunu ormanlarda babasına yardım ederek geçiren Seyda Hanım, derslerinde oldukça başarılıydı. Ancak ilkokulu bitirdiğinde okuma umudunu yitirmeye başlamıştı.İlkokuldan sonra Annesi eğitimine devam etmesini geçim derdi yüzünden istemiyordu. Okuyabilmek için gözyaşı döktü. Babası, seyda’nın bu durumuna dayanamayınca eşinide ikna ederek kızını okutmaya karar verdi. Okuldan artakalan zamanlarda evin bir ferdi olarak ormanlarda çalışıyordu. Liseyi de başarıyla tamamlayınca hayal ettiği Orman Mühendisliği Bölümünü kazanarak ailesinin gururu oldu. Hayallerini yalnızca Orman İşletme Şefi olmak süslüyordu.

İçimizden biri olan Sayın KANBUROĞLU’yla yaptığımız sıcak, samimi röportajımız;

Sayın
KANBUROĞLU, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz ?


22 Nisan 1980 yılında Adana’nın Karaisalı İlçesi Nergizlik Köyünde doğdum. İlkokulu Şakirpaşa İlköğretim Okulu, ortaokul ve liseyi 19 Mayıs Lisesinde okudum. Liseyi bitirdiğim yıl 1997’ de Ankara Üniversitesi Çankırı Orman Fakültesini kazandım. 2004 yılında yüksek lisansı kazanınca Bartın’a yerleştim. Bartın Orman Fakültesinde Ormancılık Ekonomisi bölümünde yüksek lisansa başladım. 2006 Kasımında Hakkari Orman İşletme Müdürlüğüne atandım. Halen Hakkari Orman İşletme Müdürlüğünde Merkez Şefliği görevini yürütüyorum.

Ailenizden, çocukluğunuzdan biraz bahseder misiniz ?

“Çocukluğuma dair hatırladığım en güzel yerlerden biri oradaki ilk evimiz, portakal bahçesinin içinde tek odalı toprak bir ev ve portakal çiçeği kokusu”

Annem ve babam ormanda işçi olarak çalışırlardı. Ben doğduğum yıl Adana Merkeze taşınmışız, çocukluğuma dair hatırladığım en güzel yerlerden biri oradaki ilk evimiz, portakal bahçesinin içinde tek odalı toprak bir ev ve portakal çiçeği kokusu.

“Dayanamayıp yanlarına gitmiş ve ağlayarak baba ben okumak istiyorum ne olur beni okuldan almayın demiştim”

Annem ve babam ormanda işçi olarak çalıştıkları için, Adana’da babaannem yanımızda kalırdı. Bizde okul kapanınca abim ve ablamla beraber ormana babamlara yardım etmeye giderdik. Orman da çalışmak hep zor gelirdi bana, o yüzden okuyup kendime başka bir hayat kurmak istiyordum. Okul yıllarıma dair hatırladığım en önemli olay; İlkokulu bitirdiğimde ailemin maddi durumu kötü olduğu için o yaz beni okutmamaya karar vermişlerdi. Annemle babamı sürekli bu konuyu konuşurken hatırlıyorum. Annem ısrarla babama, Seyda’yı okutmayalım oda bizim yanımızda ormanda bize yardım etsin, abisi ve ablası okusun yeter diyordu. Babam hepimizin okumasını çok istiyordu ancak maddi durumumuz kötü olduğu için ne yapacağını bilmiyordu. Okulların açılmasına çok az kalmıştı ben merakla onların kararını bekliyordum. Dayanamayıp yanlarına gitmiş ve ağlayarak baba ben okumak istiyorum ne olur beni okuldan almayın demiştim. Babamda merak etme ben gece gündüz çalışır okuturum kızımı demişti.

Neden Özellikle Orman Şefi Olmak İstediniz ?

“Yolda kucağımda eşyalarla yürürken ablama abla bende büyüyünce şef olacağım demiştim”

O yıllarda yaz tatillerinde ailemin yanına onlara yardım etmek için ormana çalışmaya giderdim. Bir gün işletme şefi, arkadaşları ile birlikte yemeğe geleceklerdi. O yıl çalıştığımız yer mesire alanıydı. Babamın şefi hafta sonu pikniğe gelmeye karar vermiş, bize de hazırlık yapın dediler. Koyunlar kesildi, yemekler yapıldı. Misafirler geldiklerinde başka bir yerde yemek yemeye karar verdiler, istedikleri yer çadırlarımıza çok uzaktı. Onlar arabalarına binip gittiler bizde o kadar yemeği (tabak vs. ne varsa) elimizde bir dağın tepesine çıkarmak zorunda kalmıştık. Yolda kucağımda eşyalarla yürürken ablama abla bende büyüyünce şef olacağım demiştim. Şef olma hevesim o günden kalmadır. Ailem şef olmamı istemedi, hep öğretmen olmamı istemişlerdi ama benim bu mesleği çok istediğimi gördüklerinde bu konuda her zaman destek olmuşlardır.

Fakülteyi Bitirdikten Sonra Neler Yaptınız ?

“Bir sene kadar kafede bulaşıkçı olarak çalıştım”

2002 yılında üniversiteyi bitirdiğimde orman mühendisi alımları çok azdı, bunların içinde bayan alımları ise daha da azdı. İlk dönemlerde çok umutsuz değildim ancak yıllar geçtikçe moralim bozulmaya başlamıştı. Dışarı da iş aramaya başlamıştım. Tayinim çıkıncaya kadar oyalanacak bir iş bulma telaşına girmiştim. İnsan hayatında kötü olan hiçbir şeyle karşılaşmayacağını sanıyor, ben o yıllarda öğrendim hayatın ne kadar zor olduğunu. Birkaç iş başvurusu yaptım bir sonuç alamadım. Arkadaşlarımdan birinin vesilesi ile markette satış elamanı olarak çalışmaya başladım; ancak uzun süre çalışamadım. İnsan bir meslek için yıllarını verdikten sonra başka işlerde çalışmak zor geliyor. İlk yıllarda kendi mesleğimi yapacağıma dair umudumu pek kaybetmedim; ama sonra artık kesin başka bir işe yönelmem gerektiğini fark ettim. Yüksek lisans yapmak için İngilizce kursuna başladım, bir sene kadar kursa gittim. O dönemde bir arkadaşımın kafesinde çalışmaya başladım. Bir sene kadar kafede bulaşıkçı olarak çalıştım.

Okulla uğraşırken bir taraftan da KPSS sınavlarına hazırlanıyordum. Bir dönem İzmit’te üniversiteden bir arkadaşımla ortak bir işte çalışmaya karar vermiştik. İç dekorasyonla ilgili bir şirket kurmuştuk 4 arkadaş; ancak iş bana pek keyif vermiyordu, 7-8 ay kadar çalıştıktan sonra ayrılıp tekrar Bartın’a döndüm. O dönemler baya sıkıntılıydı benim için tayinimin çıkmaması, gün geçtikçe daha ağır geliyordu, şuan hatırlamak bile istemiyorum o günleri.

“Hakkari yazıyordu, o gün hayatımın en güzel günüydü hemen eve gidip evdekilere haber verdim. Babamın ilk söylediği daha uzak bir yer yok muydu? Olmuştu”

2006 Kasımında yeni bir alım için başvuru yaptım. Puanım düşüktü o yüzden yerleşme ihtimalim hiç yok gibi geliyordu. Tercih yerlerim hep doğuydu, çokta önemsediğim bir şey değildi zaten, sadece çalışmak ve bir işe yaradığımı hissetmek istiyordum. Sonuçlar açıklandığında yoldaydım ablam aradı kimlik numaramı istedi yok dedim, hemen dolmuştan indim ve bir yerde sonuçlara baktım. Hakkari yazıyordu, o gün hayatımın en güzel günüydü hemen eve gidip evdekilere haber verdim.
Babamın ilk söylediği daha uzak bir yer yok muydu? olmuştu. Çok gülmüştüm babama. Babam çok düşkündür bizlere çok uzakta olmak zor gelmişti ona ama benim mutluluğum onun için her şeye değerdi.


Hakkari’ ye Giderken Tereddütleriniz Oldu Mu ?

“Herkes bana gerçekten gidecek misin? diye soruyordu”

Artık tek düşündüğüm şey biran önce Hakkari’ye gitmekti. O kadar heyecanlıydım ki hemen gelip buraları görmek
istiyordum. Daha buraya gelmeme bir ay vardı ama ben okadar dayanacak durumda değildim, hergün baba bi gidip göreyim diyordum. Sanırım o dönemde yerleşenlerden benim kadar erken evrak hazırlayan olmamıştır. Herkes bana gerçekten gidecek misin? diye soruyordu. Çok gülüyordum herkese, böyle komik bir şey söylenebilir miydi? benim gibi 5 yıl beklemiş birine. Hakkari’ye geleceğim zaman annem ısrarla uçakla git diyordu, ben de yok anne ben hissede hissede o yollardan gitmek istiyorum demiştim. Herkes sevinçten delirdim sanıyordu, belki biraz delirmiş olabilirim kabul ediyorum.


“Benim için önemli olan nerde olduğumdan çok ne halde olduğumdu”


Hakkari benim için yeni bir hayattı. İnsanların
neler hissettiğimi anlamalarını beklemiyordum, zaten sevinçten hiçbir
şeyde düşünemiyordum. Dairede ilk Merkez Şefi ile tanıştık, benimle
beraber atanan şimdiki Şemdinli Şefi de benimle beraber gelmişti. Daha
sonra Müdür Bey’le tanıştık. İlk gördüğümde de söylemiştim, müdürüm
gerçekten çok hoş bir insan. Dairede herkes bize çok sıcak davranmıştı.
Misafirhaneye yerleştirdiler bizi, hala da orda kalıyorum. Evle uğraşmak
bana hep zor gelmiştir zaten. Göreve başladığımız dönem kışa denk
geldiği için çok fazla görememiştim etrafı, bir an önce işe başlamak
istiyordum. 3 ay sonra Müdür Bey beni Merkez Şefliğine görevlendirdi,
odama geçtim. O günler çok güzeldi gerçektende. Hala çok
bunaldığımda, buradan sıkıldığım da, o günleri hatırlayıp mutlu
olabiliyorum. Benim için önemli olan nerde olduğumdan çok ne halde
olduğumdu. Kendimi dünyanın en güzel yerinde en mutlu insanı gibi
hissediyordum.


Hakkari’de Size Destek Olan
Birileri Var Mıydı ?


“Meslek hayatımda asla unutmayacağım
en önemli insan o dur”


Her şeyin çok zor geleceğini düşünmüştüm ilk günlerde,
çalışmaya başladıkça bu kaygılarım kalmadı. İşletme Müdür Yardımcımız
göreve başladığımız andan itibaren çok ilgilendi bizi yetiştirmek için.
Buradan tayin oluncaya kadar da sürekli işlerimi takip edip bana birçok
şey öğretmeye çalıştı. Meslek hayatımda asla unutmayacağım en önemli
insan odur. Kendime olan güvenim, işe alışmam, başarılı
olmam hepsi onun sayesindedir. Tabi Müdür Bey’in bize olan
güveni ve desteği de hiç eksik olmamıştır. Göreve başladığımdan bu yana
birçok şef arkadaşımla görüşüyorum ve amirleri ile çok sıkıntılı günler
geçiriyorlar. İş hayatında en önemli şey kurum içerisindeki huzur.
Dışarıda ne kadar sorun yaşarsak yaşayalım, daireye gelince huzurluysa
insan her şey unutuluyor.


Peki, Çalışma Şartlarınızdan Bahsedebilir
Misiniz ?


“Sürekli etrafta görev alanımla
ilgili şuraya gitme mayınlı, buraya gitme kaçırırlar lafları söylenip
duruyordu”


Hakkari’deki ilk yılım çok zor geçti. Bir taraftan
alıştığımızın dışında farklı bir kültür, bir taraftan Hakkari’nin sosyal
sorunları. Sürekli etrafta görev alanımla ilgili şuraya gitme mayınlı,
buraya gitme kaçırırlar lafları söylenip duruyordu. Bu konuyla ilgili
söylediğim ilk şey 30 yaşına geldim, öldükten sonra 30’da aynı 60’da
olmuştu. Tabiî ki bunun böyle olmadığını biliyorum ama insanların gözümü
korkutmak için girdikleri çabaları sonuçsuz bırakmıştı bu cümle. Bir
yere yeni bir amir geldiğinde köylü ister istemez iyimi olur kötümü olur
tedirginliği yaşıyor, sanırım ondan kaynaklanmıştı bu söylemleri.
Daha ilk yılımda şeflik sınırlarımın tamamına yakınını dolaşma
fırsatım oldu. Gezmeye aşırı meraklı olduğumdan olsa gerek şuan bile bir
Hakkarili den daha çok biliyorum burayı.


İşe başladığımdan bu yana daire içerisinde yaşadığım
sorunların temeli personelin işi bilmemesi oldu. 12 tane orman muhafaza
memurum var ama hepsi Telekom’dan gelme, o yüzden hiçbiri işi bilmiyor.
Bende işe yeni başladığım için çok sıkıntı yaşadık. Her şeyi beraber
öğrenmek için çaba göstermem gerekti. İnanmazsınız ama bir sene boyunca
koruma ya bile beraber çıktık. Dairede bir kâtibim de yok. Bütün işler
bana bakıyor, ya hepsini üstlenecektim, ya da her şeyi bırakıp
yatacaktım.


“Bir gün bana senin bu işten bir
çıkarın olmasa niye böyle yorulasın demişlerdi, işi bıraktırıp ağlaya
ağlaya daireye gitmiştim”


İlkbahar gelip iş sezonu başladığında ilk iş olarak
rehabilitasyon yapmamı istedi Müdür Bey. Bizim işin en
sevdiğim kısmı bu arazi işleri. Benim burada üretim sahası yok, bütün
ormanlar bozuk vasıflı, o nedenle burada rehabilitasyon çalışmalarına
ağırlık verdik. İlk başladığımda bu kadar zor olacağını düşünmemiştim bu
işlerin. Bir saha seçer işçi tutar ve çalışırız diye düşünüyordum ama
işin içine okadar çok insan giriyor ki. İlk çalıştığım köyde köyün ileri
geleni dedikleri adam, çalıştırmamak için elinden geleni yapmıştı. Yok
hayvanlar nerde otlayacakmış, yok çıkan odunları bana vermezsen
çalışamazsın vs. bir çok saçmalık. Asıl sorun onun için köyde kimse para
kazanmasın idi. İşe başladığımda sabah 5 gibi Hakkari’den çıkıp köye
gidiyorduk. İşçilerle akşama kadar saha da kalıp işi öğretmeye
çalışıyordum. Bir gün bana senin bu işten bir çıkarın olmasa niye böyle
yorulasın demişlerdi, işi bıraktırıp ağlaya ağlaya daireye gitmiştim.
Ben o köydeki insanlara bir iş imkânı sağlamak amacıyla uğraşırken
onların böyle düşünmesi beni çok üzmüştü.


“Daha bir çok sorun yaşayacaksın
hemen pes etme ve git başladığın işi bitir demişti”


Müdür Yardımcımıza gidip, ben çalışmayacağım bu köyde
demiştim. Oda saatlerce nasihat edip daha yolun başında olduğumu
şimdiden pes etmemen gerektiğini söylemişti. Daha bir çok sorun
yaşayacaksın hemen pes etme ve git başladığın işi bitir demişti. Şuan o
dönem sorun ettiklerim çok komik geliyor. O yaşadıklarımın daha yolun
çok başı olduğunu çalıştıkça anlıyorum. Ama ne yalan söyleyeyim tüm iyi
niyetimle bu köylülere bir şeyler yapmaya çalışırken bazen beni
anlamamaları çok zoruma gidiyor.


Burada Yapmak İstediğiniz En
Önemli Şey Nedir ?


“İlk çabamız köylüyü bilinçlendirmek”

Yangın sezonu, dairedeki işler, kaçakçılık derken 3
seneyi bitirdim burada. İşe ilk başladığımda o heyecanla kendimi tamamen
işe verdim. Herkes bana Hakkari’de yapacak iş mi var? sen ne ile
uğraşıyorsun? diyorlar. Hakkari’de sosyal olarak yapılabilecek hiçbir
şey yok, boş boş durunca günler geçmiyor. Bende burada kaldığım süre
zarfında elimden gelen neyse yapmak istiyorum. Burada önceden personel
yetersizliği ve yıllardır yaşanan sorunlardan dolayı çok
büyük bir boşluk var. Köylüye zorbalık yapmakta olmuyor.
Burası batının 50 yıl gerisinde, kendine göre kanunları, hükümleri var.
İlk başlarda eleştirdiğim davranışlara uyum sağlamak zorunda kaldığımı
görüyorum. Memurlarla yaptığımız toplantılarda da hep söylüyorum; burada
ilk çabamız köylüyü bilinçlendirmek olsun. Biz ormanların önemini
aşılamaya çalışalım, bizden sonra gelenler en azından bu sorunlarla
uğraşmadan iş yapabilsinler. Bunun için uğraşıyorum ama ne kadar
başarılı oluyorsun diye sorarsanız çok ağır ilerlediğimi söylemeliyim.
Ben çok tez canlıyım her şey oluversin ve bitsin istiyorum ancak hiç bir
şey öyle olmuyor. Aksine o kadar ağır ilerliyor ki bazen her yerde bu
şekilde mi? diye düşünüyorum, umarım öyle değildir.


“Artık Dayanamayacağım Bırakıp Gideceğim”
Dediğiniz Bir An Oldu Mu?


“Dayanamıyorum dedim” “Demek ki
çalışıyorsun, o yüzden sorun yaşıyorsun, çalışmasaydın o kadar
uğraşmasaydın şuan ağlamazdın”


Hakkari’de yaşamak insanı yoruyor. Bazen kendimi o
kadar yorgun hissediyorum ki. Personelim bana, işleri çok fazla sıkıntı
yaptığımı söylüyor. Ama benim bütün hayatım bu iş, bunu anlamıyor kimse.
Bazıları orada niye uğraşıyorsun, değmez diyor, kimi, yat keyfine bak
diyor. Demek ki diyorum, bu ülke bundan geri kalıyor kimse de çalış
aferin demiyor. İlginç bir dünya gerçekten de. İnsan çalışmadığı zaman
hiçbir sorun olmuyor ama bir şeyler yapmak isteyince sıkıntısız gün
olmuyor. Bu sene rehabilitasyon yaptığım köylerin birinde köyden bir
gençle tartıştık. Ben yaptığım işleri mütahite vermeyi sevmiyorum.
Projenin tüm bedelini köylüye ödemek için sizin mütahitiniz benim
diyorum. Köyden 70 kadar işçi tutmak istedik ancak 180 kadar kişi
başvurunca bende yevmiyeleriniz düşük olur yinede siz bilirsiniz dedim.
Bu şekilde sorun büyüdü bu genç kalkmış beni savcılığa şikâyet etmiş,
bütün basını alıp sahaya götürmüş, bizi böyle zor şartlarda çalıştırıyor
paramızı ödemiyor demiş. Ben olayı duydum, benim tek aklımdan geçen
benim bu olayı Müdür Bey’e nasıl söyleyeceğim oldu. Ben
kendi yaptığım işlerle ilgili Müdür Bey’e sorun götürmekten
hoşlanmıyorum. Müdür Bey geldi, gittim konuşamadım bile ağlamaya
başladım. Anlattım sonra böyle böyle oldu diye. Dayanamıyorum dedim.
Müdür Bey güldü bana dediki; sorunlarla karşılaşıyorsan demek ki
çalışıyorsun o yüzden sorun yaşıyorsun, çalışmasaydın o kadar
uğraşmasaydın şuan ağlamazdın olur böyle şeyler için rahat olsun. Bu söz
benim tekrar kendime gelmeme ve işime daha bir sıkı bağlanmama vesile
oldu.


Mesleğimin 3. yılındayım her geçen gün daha çok şey
öğreniyor, daha çok deneyim kazanıyorum ve daha çok sorunla karşı
karşıya kalıyorum. Mesleğimin çok zor olduğu ortada ancak insan işini
sevince her şey ortadan kalkıyor. Ben her sorunda bir daha
çalışmayacağım boş boş yatacağım diyorum ama her sene daha çok iş
yapıyorum ve daha çok keyif alıyorum. İnsan bir şeyler yapmak isteyince
ne bulunduğu yer ne de işin zorluğu önemli olmuyor. Bir tek şey
gerekiyor çaba gösterirken birilerinin senin emeğinin farkına varması. O
insana daha çok dayanma gücü ve azim veriyor. Hakkari de bana dayanma
gücü veren müdürüm ve eski müdür yardımcım oldu ikisine çok şey
borçluyum.
; orman içinde

Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 3

Yıllar önce
ailesi ile ormanlarda çalışırken Seyda


Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 1

Seyda ve ailesi ormanlarda kesim işçiliği
yaparken,




Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 2

Ormanda çalıştığı
günler,




Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 4

Seyda ve dikim
işçileri


Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 5

Seyda ve dikim
işçileri


Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 6

Tel çit ihatası
yaparken


Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 7

Seyda ve
Ormancısı Hakkari dağlarında


Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 8

Hakkaride zorlu
bir tırmanış yaparken


Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 9

Seyda kesim
işçisine motorlu testeriyi kullanmayı gösteriyor.


Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 10

Şemdinli İşletme
Şefi, Müdür Yardımcısı, İşletme Müdürü , Seyda ve Van Şefi


Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 11

Seyda ve Ekibi

Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 12

Seyda ve ekibi

Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 13

Cilo Dağlarında
şef arkadaşlarımla


Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 14

Rehabilitasyon
saham


Tahtacılıktan Orman  Şefliğine 15

rveye tırmanış
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 478
Yaş : 38
Nerden : ADANA
Aktiflik Puanı : 10220
Kayıt tarihi : 20/01/08

https://nergizlik.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz